Akşam Yemeği Diyalogları
Ben continental kahvaltı istiyorum.
I would like a continental breakfast.
ay vud layk e kontinentıl brekfıst
Ben İngiliz kahvaltısı istiyorum.
I would like an English breakfast.
ay vud layk en ingliş brekfıst
Portakal suyu alabilir miyim?
Can I have an orange juice?
ken ay hev en orınc cuys
Çay alabilir miyim?
Can I have a cup of tea?
ken ay hev e kap of ti:
Kahve için biraz süt alabilir miyim?
Can I have some milk for coffee?
ken ay hev sam milk for kofi
Biraz daha ekmek alabilir miyim?
Can I have some more bread?
ken ay hev sam mor bred
Lütfen biraz kızarmış ekmek alabilir miyim?
Can I have some toast, please?
ken ay hev sam tost pli:z
İki adet haşlanmış yumurta istiyorum.
I would like two boiled eggs.
ay vud layk tu boyıld egs
Biraz su alabilir miyim?
Can I have some water?
ken ay hev sam votır
Biraz reçel ve tereyağı alabilir miyim?
Can I have some jam and butter?
ken ay hev sam cem end batır
Mahalli yemekler için bir lokanta önerebilir misiniz?
Can you suggest a restaurant for local cuisine?
ken yu saccest e restorant for lokıl kuzin
Bu akşam için iki kişilik bir masa ayrıtmak istiyorum (rica ediyorum).
I would like to book a table for two people for this evening.
ay vud layk tu buk e teybıl for tu: pi:pıl for dis ivning
İki kişilik bir masa lütfen.
A table for two please.
e teybıl for tu: pli:z
Bahçede mi yoksa içerde mi oturmak istersiniz?
Would you like to sit in the garden or inside?
vud yu layk tu sit in dı gardın or insayd
Pencere kenarında bir masaya oturabilir miyiz?
Could we have a table near the window?
kud vi hev e teybıl ni:r dı vindov
Bu masa ayrılmış mı?
Is this table reserved?
iz dis teybıl rizörvd
Bana bir liste getirebilir misiniz?
Can you bring me a menu?
ken yu bring mi e menü
Sebze çorbası istiyorum.
I would like vegetable soup.
ay vud layk vecitıbıl su:p
Ben karışık ızgara rica ediyorum.
I would like to have a mixed grill.
ay vud layk tu hev e mikst gril
Ben yeşil salata ve kuzu pirzola rica ediyorum.
I’d like lamp chops with green salad.
ayd layk lemb çops vit gri:n salad
Bifteğinizi nasıl arzu edersiniz? Az pişmiş ya da çok pişmiş?
How would you like your steak? Rare or well cooked?
hav vud you layk yor stik reyr or vel kukt
Orta pişmiş olsun.
I like it medium.
ay layk it midyum
Yemeğinizi salata ile birlikte mi alırsınız?
Would you like your meal with salad?
vud yu layk yor miıl vit salad
İçecek ne isterdiniz?
What would you like to drink?
vat vud yu layk tu drink
Şarap listeniz var mı?
Have you got a wine list?
hev yu gat e vayn list
Hangi şarabı tavsiye edersiniz (önerirsiniz)?
What wine do you recommend?
vat vayn du yu rikomend
Ben soğuk birşey istiyorum.
I would like something cold.
ay vud layk samting kold
Bana bir aperatif getirir misiniz?
Could you bring me an aperitif?
kud yu bring mi en aperitif
En ünlü yöresel yemeğiniz nedir?
What is the local speciality?
vat iz dı lokıl spesialiti
Sıhhatinize!
Your very good health!
yor veri gud helt
Şerefe!
Cheers!
çi:rs
Tatlı listenizi alabilir miyim?
Can I have your dessert menu?
ken ay hev yor dizört menü
Ben bir krem karamel istiyorum.
I would like a cream caramel.
ay vud layk e kri:m karamel
Çikolatalı pasta var mı?
Do you have chocolate cake?
du yu hev çaklıt keyk
İki fincan kahve lütfen.
Two cups of coffee please.
tu: kaps ov kofi pli:z
Kahvenizi nasıl istersiniz?
How would you like your coffee?
hav vud yu layk yor kofi
Sütlü istiyorum, lütfen.
I’d like it with milk please.
ayd layk it vit milk pli:z
Hesap lütfen.
The bill, please.
dı bil pli:z
Üstü kalsın.
Keep the change.
ki:p dı çeync
İş Başvurusu
Motivasyon Mektubu / Ön Yazı – Giriş
Motivasyon Mektubu / Ön Yazı – Temellendirme
Motivasyon Mektubu / Ön Yazı – Beceriler
Motivasyon Mektubu / Ön Yazı – Kapanış
Doğum Günü Diyalogları
İngilizce Doğum Günü Diyalogları, ingilizce doğum günü kutlama
Tatil Tatili Anlatımı
My Best Holiday- Benim iyi yaz tatilim ingilizce yaz tatili
I went to Gümbet, Bodrum, last year in July .I went to Gümbet with my father my mother, my 6 years old brother. We went there by car. We stayed in Gümbet for ten days in a big hotel with a sea view. We could to see all the beach from our room. We usually had our breakfast about 09:00 o clock. After breakfast we usually went to the beach. Because, It was very hot during our holiday . The temperature was about 35 degree Celsius. I swam very much in the sea. My little brother can not swim, so he played with other children nearby or in the sea. We usually had our lunch at the beach and we had our dinner out of the hotel in Gümbet centre. In the evenings we mostly went to the Bodrum city center after our dinner. We usually walked around the town and we walked to the seafront. I made a lot of new friends during my holiday There were also many tourists staying in our hotel. So ,I had chance to practice my English. After 10 days of holiday , we came back to our home . It was really very my best holiday, because I spoke first time with tourists.
Geçen sene tatil için Temmuz ayında Bodrum Gümbete gittik. Gümbet’e ben, annem , babam, 6 yaşındaki erkek kardeşimle beraber gittik. Bodruma Arabayla gittik. Gümbet de 10 gün boyunca deniz manzaralı büyük bir otelde kaldık. Odamızdan sahili görebiliyorduk. Genellikle sabahları saat 9 da kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra çoğunlukla sahile gittik. Çünkü hava çok sıcaktı. Hava sıcaklığı yaklaşık 35 dereceydi. Ben denizde yüzdüm. Küçük kardeşim yüzemiyor bu yüzden o deniz kenarında veya denizin içinde diğer çocuklar ile oynadı. Öğle yemeklerini genellikle sahilde, akşam yemeklerinide Gümbet merkezde yedik. ,Akşamları Akşam yemeğinden sonra çoğunlukla Bodrum merkeze gittik. Şehirde ve sahil kenarında dolaştık. Tatil boyunca bir çok arkadaş edindim. Otelde aynı zamanda birçok turist kalıyordu. Böylece İngilizce pratik yapma şansım oldu. 10 tatilden sonra evimize geri döndük. Bu benim en iyi tatilimdi çünkü ilk defa turistlerle konuştum.
Hava Durumu
Havanın nasıl olduğunu sormak için ‘’ What’s the weather like?’’ ya da ‘’ How is the weather? ‘’sorularından birini kullanabiliriz. Bu soruya cevap verirken kullanabileceğimiz, hava durumunu belirten bazı ifadeler şunlardır:
Sunny: Güneşli
Cloudy: Bulutlu
Windy: Rüzgarlı
Foggy: Sisli
Stormy: Fırtınalı
Snowy: Karlı
Freezing: Dondurucu ( aşırı soğuk)
Chilly: Serin,soğuk
Hot: Sıcak
Cold: Soğuk
Cool: Serin
Warm: Ilık
Icy: Buzlu
Rainy: Yağmurlu
> What is the weather like in summer? (Yazın hava nasıl?)
The weather is hot and sunny. (Hava sıcak ve güneşli)
It is hot and sunny. (O sıcak ve güneşli)
> What’s the weather like in winter in Erzurum? ( Kışları Erzurum’da hava nasıldır?)
It is cold and snowy.( Hava soğuk ve karlıdır.)
> Sıcaklığın kaç derece olduğunu sormak için de ‘’ What’s the temperature?’’ sorusunu kullanırız.
What’s the temperature? ( Hava sıcaklığı kaç derece?)
It’s 22°C. ( 22 santigrat derecedir.)
Renkler
Black–Siyah
Blue–Mavi
Brown–Kahverengi
Green–Yeşil
Grey–Gri
Orange –Turuncu
Pink–Pembe
Purple–Mor
Red–Kırmızı
White–Beyaz
Yellow–Sarı
Örnek:
I have dark brown hair- Ben koyu kahverengi saçlara sahibim
My father drives a light blue car- Babam açık mavi bir araba kullanıyor
Nesrin has bright blond hair-Nesrin parlak sarışın saçlara sahiptir.
O.R.: These shoes are pretty. What colors do they come in?
– Bu ayakkabıları gerçekten çok hoş. Ne renkleri var?
S: Presently we have them in brown and black.
– Şu anda elimizde kahverengi ve siyah mevcuttur.
O.R.: Could you show me the black shoes in a medium heel?
– Bana orta topuklu siyah ayakkabıları gösterir misiniz?
Kıyafetler
Shopping For Clothing – Kıyafet Alışverişi (ingilizce alışveriş diyalogları)
Levent Sayar: Can you help me, please? – Lütfen bana yardımcı olur musunuz?
Salesman: Yes, sir. What is it? – Evet, efendim. Nasıl yardımcı olabilirim?
L.S.: I’m looking for a flannel suit, size 40. – Ben 40 numara bir flanel takım arıyorum.
S: What color do you want? – Ne renk?
L.S.: I prefer something in gray. – Gri olmasını tercih ederim.
S: Here’s an excellent suit in gray flannel. Will you try it on? – İşte harika bir gri flanel takım. denemek ister misiniz?
L.S.: Yes, I will. Where is the fitting room? – Evet. Deneme kabini nerededir?
S: Come this way. – Buraya gelin.
L.S.: How does it look? – Bana nasıl oldu?
S: It looks great. It’s exactly your size. – Harika. Bu sizin bedeninizdir.
L.S.: How much is it? – Kaç paradır?
S: This suit is on sale. It’s only 115 dollars. – Bu takım indirimdedir. Sadece 115 dolardır.
L.S.: All right. I’ll take it. – Tamam. Onu alacağım. …..
Saleswoman: May I help you? – Yardımcı olabilir miyim?
Oya Rahman: Yes, I’m looking for a blouses. – Evet, ben bir bluz arıyorum.
S: What’s your size? – Bedeniniz nedir?
O.R.: I wear size 12. Could you show me some blouses in solid color? – 12 beden giyorum. Bana düz renk bluzları gösterir misiniz?
S: What colors do you want? – Ne renk istiyorsunuz?
O.R.: Yellow and white. – Sarı ve beyaz.
S: They are over here. – Onlar burada.
O.R.: What’s the material? – Kumaşı nedir?
S: It’s fifty percent cotton and fifty percent polyester. – Bunlar yüzde elli pamuk ve yüzde elli polyesterdir.
O.R.: This white blouse looks nice. I’d like to try it on. – Bu beyaz bluz hoş görünüyor. Bunu denemek istiyorum.
S: The fitting room is to your left. – Deneme odası sol tarafınızdadır.
O.R.: I think this blouse is all right. – Bence bu bluz oldu.
S: Very well, ma’am. Will that be cash or credit card? – Çok iyi, hanımefendi. Nakit mi, kredi kartı mı?
O.R.: I’d like to give you a check. – Ben size çek vermek istiyorum.
S: We need at least one piece of identification. – Kimliğinizi görebilir miyiz?
O.R.: Here is my driver’s license. – İşte ehliyetim.
S: All right. We can accept your check. – Tamam. Çeki kabul ediyoruz. …..
O.R.: These shoes are pretty. What colors do they come in? – Bu ayakkabıları gerçekten çok hoş. Ne renkleri var?
S: Presently we have them in brown and black. – Şu anda elimizde kahverengi ve siyah mevcuttur.
O.R.: Could you show me the black shoes in a medium heel? – Bana orta topuklu siyah ayakkabıları gösterir misiniz?
S: We have them in a higher, lower, and medium heel. Just a minute. I’ll bring you the pair you wanted to see. – Bizde düşük, yüksek ve orta topuklu olanları var. Bir dakika. Sizin görmek istediğiniz çifti getireceğim. …..
Yasemin Pala: Yesterday I bought this skirt. I’d like a refund. – Dün ben bu eteği aldım. İade etmek istiyorum.
Saleswoman: Do you have the receipt with you? – Fişiniz yanınıza mı?
Y.P.: Yes, I do. – Evet.
S.: You’ll get your refund in room 208, on the second floor. – Paranızı 2. katta 208 numaralı odadan geri alabilirsiniz.
İngilizce kıyafet isimleri ve anlamları:
blouse (bluz)
boot (çizme, bot)
coat (palto, mont)
jeans (kot pantolon)
pants (pantolon)
shirt (gömlek)
shoe (ayakkabı)
skirt (etek)
sock (çorap)
sweatshirt (uzun kollu pamuklu kazak)
tie (kıravat)
t-shirt (tişört)
tights (tayt)
trousers (pantolon)
Saatler
- Geçen dakikayı söylerken PAST , kalan dakikayı söylerken TO kullanırız. Dikkat etmemiz gereken İngilizcede saatleri söylerken geçen ya da kalan dakika önce söylenir ardından saat gelir. Buçuğa kadar olan zaman diliminde PAST (geçe) , buçuktan sonra ise TO (kala) kullanmamız gerekir.
Example / Örnek
03:25 = It is twenty five past three. (Saat üçü yirmi beş geçiyor.)07:18 = It is eighteen past seven. (Saat yediyi on sekiz geçiyor.)
10:47 = It is thirteen to eleven. (Saat on bire on üç var.)
11:55 = It is five to twelve. (Saat on ikiye beş var.)
Saatin 12 saatlik zaman dilimi ile ifade edildiği durumlarda söylenen saatle birlikte AM ve PMkullanılır.
AM latince ante meridiem öğleden önce anlamına gelir. Gece saat 24:00 ile öğleyin saat 12:00 arasındaki zaman dilimini belirtmek için kullanılan bir kısaltmadır.
PM ise latincede post meridiem, öğleden sonra anlamına gelir.Öğle 12:00 ile 24:00 arasındaki saatleri belirtmek için kullanılan bir kısaltmadır.
AM ve PM kısaltmalarının ülkeye göre bazen büyük harfle “ AM ve PM”, bazen küçük harfle “am ve pm” bazende “a.m. ve p.m.” şeklinde yazıldığı görülür.
• My sister called me at 8 AM. ( Kız kardeşim sabah 8’de beni aradı.)
Saati ifade ederken kullanılan AM sabah saati olduğunun anlaşılmasını sağlamıştır. Gece 12’den öğlen 12 ye kadar olan zamanda AM kullanılır.
• I work from 1 PM to 7 PM. ( Öğleden sonra 1’den 7’ye kadar çalışırım.)
Hobiler
Zevk aldığınız şeylerden bahsederken
what do you like doing in your spare time? boş zamanında ne yapmaktan hoşlanırsın?
I like … … severim
watching TV televizyon seyretmeyi
listening to music müzik dinlemeyi
walking yürüyüşe çıkmayı
jogging koşmayı
I quite like … … hoşuma gider
cooking yemek yapmak
playing chess satranç oynamak
yoga yoga yapmak
I really like … … çok severim
swimming yüzmeyi
dancing dans etmeyi
I love … … zevk alırım
the theatre tiyatroya gitmekten
the cinema sinema seyretmekten
going out dışarı çıkmaktan
clubbing kulüplere gitmekten
I enjoy travelling seyahat etmeyi severim
sevmediğiniz şeylerden bahsederken
I don’t like … … hoşlanmam
pubs publardan
noisy bars gürültülü barlardan
nightclubs gece kulüplerinden
I hate … … nefret ederim
shopping alışveriş yapmaktan
I can’t stand … … tahammül edemiyorum
football futbola
İlgi alanlarınızdan bahsetmenin diğer yolları
I’m interested in … … ilgim var
photography fotoğrafa
history tarihe
languages dillere
I read a lot çok okurum
have you read any good books lately? son zamanlarda iyi bir kitap okudun mu?
have you seen any good films recently? son zamanlarda iyi bir film seyrettin mi?
İngilizce ifade kılavuzu
Spor
do you play any sports? bir spor dalıyla uğraşıyor musun?
yes, I play … evet, … oynuyorum
football futbol
tennis tennis
golf golf
I’m a member of a gym bir spor salonuna üyeyim
no, I’m not particularly sporty hayır, pek sportif biri değilim
I like watching football futbol seyretmeyi severim
which team do you support? hangi takımı tutuyorsun?
I support … … tutuyorum
Manchester United Manchester United’ı
Chelsea Chelsea’yi
I’m not interested in football futbol ile ilgilenmiyorum
Müzik
do you play any instruments? herhangi bir enstruman çalıyor musun?
yes, I play … evet, … çalıyorum
the guitar gitar
yes, I’ve played the piano for … years evet, … yıl piyano dersi aldım
five beş
I’m learning to play … … çalmayı öğreniyorum
the violin keman
I’m in a band bir grubum var
I sing in a choir bir korodayım
what sort of music do you like? hangi tür müzikten hoşlanırsın?
what sort of music do you listen to? hangi tür müzik dinlersin?
pop pop
rock rock
dance dans
classical klasik
anything, really her türlü
lots of different stuff bir çok değiş tür
have you got any favourite bands? beğendiğin bir grup var mı?
Yiyecek ve İçecekler
Food and Drinks(Yiyecek ve İçecekler)
İngilizce yiyecek ve İçecekler konu anlatımı
Fruit Meyveler
Apple Elma
Apple slice Elma dilimi
Seed Çekirdek
Orange Portakal
Orange juice Portakal suyu
Lemon Limon
Lime Misket Limonu / Küçük Limon
Banana Muz
Peel Kabuk
Grapes Üzüm
Raisins Kuru üzüm
Grapefruit Greyfurt
Cherry Kiraz
Stem Çöp/sap
Sour cherry Vişne
Avocado Amerikan armutu / Avokado
Peach Şeftali
Apricot Kayısı
Cantaloupe Kavun
Watermelon Karpuz
Rind Kabuk
Peanut Fıstık
Strawberry Çilek
Raspberry Ahududu
Blackberry Böğürtlen
Blueberry Yaban Mersini
Mulberry Dut
Coconut Hindistan cevizi
Quince Ayva
Mango Mango/Hintkirazı
Pineapple Ananas
Pomegranate Nar
Chestnuts Kestane
Tangerine Mandalina
Pear Armut
Fig İncir
Plum Erik
Vegetables İngilizce Türkçe Sebzeler
Asparagus Kuşkonmaz
Artichoke Enginar
Peas Bezelye
Pea pod Bezelye kabuğu
Radish Turp
Beet Pancar
Pumpkin Balkabağı
Zucchini Kabak
Cucumber Salatalık
Pepper Biber
Bell pepper/ capsicum Dolmalık Biber
Beans Fasulye
Aubergine / eggplant Patlıcan
Garlic Sarımsak
Clove Diş
Cauliflower Karnabahar
Broccoli Brokoli
Celery Kereviz
Carrot Havuç
Potato Patates
Onion Soğan
Mushroom Mantar
Cabbage Lahana
Lettuce Marul
Corn Mısır
Turnip Turp
Tomato Domates
Green onion Yeşil soğan
Food İngilizce Türkçe Yiyecekler
Bread Ekmek
Slice Dilim
Crumb Kırıntı
Soup Çorba
Dessert Tatlı
Fish Balık
Chicken Tavuk
Jam Reçel
Grains, cereals Tahıllar, hububat
Wheat Buğday
Barley Arpa
Rice Pirinç
Noodles Erişte
Pasta Makarna
Dairy Foods Süt ürünler
Milk Süt
Butter Tereyağı
Yoghurt Yoğurt
Cheese Peynir
Olive Zeytin
Olive oil Zeytinyağı
Nuts Sert kabuklu yemişler
Peanut Yer fıstığı
Almond Badem
Chestnut Kestane
Walnut Ceviz
Hazelnut Fındık
Pistachio Antep fıstığı
Peanut butter Fıstık ezmesi
Eggs Yumurtalar
Yolk Yumurta sarısı
White Yumurta akı
Scrambled eggs Omlet
Egg shell Yumurta kabuğu
Hard-boiled egg Haşlanmış yumurta
Carton of eggs Yumurta kolisi
Meat Et
Sausage Sosis
Beef Sığır eti
Pork Domuz eti
Steak Biftek
Ham But
Bacon Çeşnili domuz sırtı
Drumstick But / Baget
Hamburger / Sandwich Hamburger / Sandviç
Hotdog Sosisli Sandviç
French fries Patates kızartması
Pizza Pizza
Potato chip Patates cipsi
Condiments Çeşniler
Salt Tuz
Black pepper Karabiber
Ketchup Ketçap
Mustard Hardal
Mayonnaise Mayonez
Pickle Turşu
Honey Bal
Popcorn Patlamış mısır
Sugar Şeker
Sugar Cube Küp şeker
Candy Şekerleme
Lollipop Saplı şeker
Chocolate Çikolata
Wrapper Ambalaj kâğıdı
Cake Pasta
Cookie Kurabiye
Pie Turta
Gum Sakız
Ice-cream Dondurma
Cone Külah
Ice lolly / Popsicle Buzlu şeker
Donut Lokma (benzeri yağda kızarmış şekerli çörek)
Fairy cake / Cupcake Fincan kek
Drinks, Beverages İngilizce İçecekler Meşrubatlar
Water Su
Tap water Çeşme suyu
Bottle / Glass Şişe Bardak
Coffee Kahve
Tea Çay
Green tea Yeşil çay
Iced tea Soğuk Çay
Hot chocolate Sıcak çikolata
Cocoa Kakao
Coke Kola
Juice Meyve suyu
Milkshake / thickshake Süt ve dondurmanın karıştırılmasıyla yapılan içecek türü
Mineral water Maden suyu
Lemonade Limonata
Alcoholic drinks Alkollü içecekler
Wine Şarap
Beer Bira
Cocktail Kokteyl
Whiskey Viski
Herbs İngilizce Otlar
Thyme Kekik
Rosemary Biberiye
Parsley Maydanoz
Cilantro Kişniş
Basil Fesleğen
Yiyecek ve içecek sipariş ederken restoranda, kafede karşılaşa bilinecek durumlar için terimler ve örnek cümleler.
Busboy Garson Yamağı, Komi
Server, waiter waitress Garson
Cook Aşçı
Dishwasher Bulaşıkçı
Chief Şef
Bill, cheque, check Fatura, Hesap
Tip Bahşiş
Order Sipariş (etmek)
Customers Müşteriler
Main course Ana menü
All you can eat Açık büfe
Hello, Can I help you? Merhaba, size nasıl yardımcı olabilirim.
What would you like to eat/drink? Ne yemek/içmek istersiniz?
Would you like something to eat/drink? Yiyecek/İçecek olarak ne alırsınız?
Have you booked a table? Masa ayırttınız mı?
Would you like to look at the menu? Menüye bakmak ister misiniz?
Are you ready to order? Karar verdiniz mi? (Sipariş vermeye hazır mısınız?)
Would you like to order any drinks while you’re looking at the menu? Menüye bakarken bir şeyler içmek ister misiniz?
I’d like a cup of coffee. Bir fincan kahve istiyorum.
I’ll have a glass of water. Ben bir bardak su alayım lütfen.
I just want a glass of water. Sadece bir bardak su istiyorum.
Please bring me a glass of water. Lütfen bir bardak su getirin.
Would you like a dessert? Tatlı ister misiniz?
Did you enjoy the meal? Yemeği beğendiniz mi?
Would you like anything else? Coffee, tea? Başka bir şey ister misiniz? Çay, Kahve?
Would you like a starter? Aperatif ister misiniz?
How much is a hamburger? Bir hamburger ne kadar?
How much is the tax on this bill? Bu faturadaki vergi ne kadar?
How much is the total? Toplamda ne kadar?
That’s $ 4.99 4.99 $ (tuttu, yapıyor)
How would you like to pay? Ödemeyi nasıl yapmak istersiniz? (nakit, kredi kartı)
Keep the change Üstü kalsın