Günlük Diyaloglar

Günlük Diyaloglar

Looking for an Apartment (Apartman bakmak)

A: Can you tell me the best way to look for an apartment? ( Apartman bulabilmenin en iyi yöntemi nedir?)
B: The local newspaper has ads for housing. (Yerel gazetelerde ev için ilanlar var.)
A: Is there any way to find a roommate to share an apartment with? (Apartmanı paylaşabileceğin bir arkadaş bulabilmenin yolu var mı?)
B: Sometimes you can post an advertisement saying that you need a roommate. (Bazen oda arkadaşına ihtiyacın olduğunu söyleyen afiş asabilirsin)
A: What do landlords charge for rent? (Ev sahibi ev kirası için ne kadar ister?)
B: Would you like an apartment for just yourself, or do you need it for two people? (Apartmanı kendin için mi yoksa iki kişi için mi istiyorsun?)
A: There are two of us, but we only need a one-bedroom apartment. (İki kişi olucak fakat biz sadece 1 yatakodası olan bir apartmana ihtiyacımız var.)
B: You should be able to easily find that for twelve hundred dollars a month. (Ayda 1200 dolarlık kira ile kolayca bir yer bulabilirsin.)
A: I really would appreciate it if you could come look at apartments with me. (Apartmanlara bakmak için benimle gelirsen çok memnun kalırım.)
B: Sure, I’ll go look at apartments with you anytime you want. (Tabi ki, istediğin zaman seninle apartman bakmaya giderim.)

Greeting a Neighbor (Komşuyu karşılamak)

A: It is very nice meeting you. (Seninle tanışmak güzeldi.)
B: I’m happy to meet you also. (Ben de seninle tanıştığım için mutluyum.)
A: When did you get moved in? (Ne zaman taşındın?)
B: Just this past weekend. (Geçtiğimiz hafta.)
A: I didn’t even know the house got sold. (Evin satıldığını bile bilmiyordum.)
B: I absolutely love this house, so I had to buy it. (Bu evi çok seviyorum, bu yüzden almak zorundaydım.)
A: I understand, because the house is extraordinary. (Anlıyorum, çünkü bu ev sıradışı.)
B: How many years have you been living in your house? (Ne zamandan beri evinde yaşıyorsun?)
A: I’ve been living here for over 20 years. (Ben yirmi yılı aşkın süredir burada yaşıyorum.)
B: Twenty years? That is a very long time. (20 yıl mı? Bu çok uzun süre.)
A: I hope that we remain neighbors for a while longer. (Umarım uzun süre komşu olarak kalırız.)
B: I could never move out of this house. (Böylece ben de asla evden taşınmam.)

Getting Off Too Early (Erkenden inmek)

A: Is this our bus stop? (Burası bizim otobüs durağımız mı?)
B: I think this is it. Get off. (Sanırım burası. İn.)
A: Dude, where are we at? (Dostum, neredeyiz?)
B: I have no idea. (Hiçbir fikrim yok.)
A: I thought this was the right stop. (Ben burası doğru istasyon zannediyordum.)
B: It doesn’t look right to me. (Bana öyle gözükmedi.)
A: Did you make us get off early? (Bizi erken mi indirdin?)
B: I think we did. (Sanırım, öyle yaptık.)
A: I should not have listened to you. (Seni dinlememeliydim.)
B: I really thought this was our stop. (Gerçekten burası bizim durak zannettim.)
A: Now we have to walk. (Şimdi yürümemiz gerekiyor.)
B: Maybe we should just wait for the next bus. (Belki de, bir sonraki otobüsü beklemeliyiz.)

Expressing Concern for Someone (Birisi için endişeni dile getirmek)

A: Why weren’t you at school yesterday? (Dün niye okulda değildin?)
B: I wasn’t really feeling well. (Kendimi iyi hissetmiyordum.)
A: What was wrong with you? (Neyin vardı?)
B: My stomach was upset. (Miğdem çok fenaydı.)
A: Do you feel better now? (Şimdi daha iyi hissediyor musun?)
B: I don’t really feel too well yet. (Hala çok iyi hissetmiyorum.)
A: Do you want anything to make you feel better? (Kendini daha iyi hissetmek için bir şeyler yapmak ister misin?)
B: No, thanks. I already took some medicine. (Hayır,teşekkür ederim. Zaten birkaç tane ilaç aldım.)
A: I hope you feel better. (Umarım iyileşirsin.)
B: Thank you. (Teşekkür ederim.)

Favorite Movie (Favori film)

A: What’s your favorite movie? (Favori filmin hangisi?)
B: My favorite movie is Superbad. (Benim favori filmim Çok Fena.)
A: Oh, why is that? (Oh, neden peki?)
B: It’s the funniest movie that I’ve ever seen. (Çünkü şimdiye kadar gördüğüm en komik film.)
A: That’s true. It is a very funny movie. (Bu doğru. Çok komik bir film.)
B: You’ve seen it before? (Sen daha önceden izledin mi?)
A: Yes, I saw that movie the first day it came out in theaters. (Evet, filmi sinemalara ilk çıktığında izlemiştim.)
B: Didn’t you laugh through the whole movie? I did. (Bütün film boyunca gülmedin mi? Çünkü ben güldüm.)
A: Me too. That movie brought tears to my eyes. (Ben de. Bu film gözlerimden yaşlar getirdi.)
B: Mine too. (Benim de.)
A: I have it on DVD at my house if you want to come over and watch it. (Bizim evde filmin DVD si var eğer gelip izlemek istersen.)
B: Sure, let’s go. (Neden olmasın, hadi gidelim.)

Making Excuses (Bahane uydurmak)

A:Would you like to come to a movie with me? (Benimle sinemaya gelir misin?)
B:When do you want to go? (Ne zaman gitmek istersin?)
A:How about next Friday evening? (Önümüzdeki Cuma akşamına ne dersin?)
B:I’m sorry, I can’t. I’m having dinner with a friend. (Üzgünüm, gelemem. O gün bir arkadaşımla akşam yemeği için buluşacağım.)
A:How about the following Tuesday? (Ya gelecek Salı?)
B:I go to evening class on Tuesdays. (Salı günleri akşam derslerine gidiyorum.)
A:Oh, maybe some other time? (Oh, belki başka zamana gideriz?)
B:Yeah, I’ll give you a call. (Evet, ben seni ararım.)

Sharing News and Information (Haber ve bilgiyi paylaşmak)

A: Have you heard the news? (Haberleri duydun mu?)
B: I haven’t heard anything. (Hiçbir şey duymadım.)
A: Debrah had her baby last week. (Debrah’ın geçen hafta bebeği oldu.)
B: Nobody told me. (Hiçkimse bana söylemedi.)
A: I thought you heard. (Senin duyduğunu zannediyordum.)
B: I really wasn’t told anything. (Bana hiçbir şey söylenmedi.)
A: She was a cute 3,8 kilograms. (3,8 kilogram ağırlığında tatlı bir bebek.)
B: Wow, how exciting. (Wow, ne heyecan verici.)
A: I know, you should really go and see her and the baby. (Değil mi, Debrah’ı ve bebeğini görmeye kesinlikle gitmelisin.)
B: Of course I will. (Tabi ki, gideceğim.)
A: I just wanted to let you know what happened. (Sadece ne olduğunu bilmeni istedim.)
B: I appreciate that. (Buna müteşekkirim.)

Leave a Reply